İngilizce öğrenme süresini belirleyen bazı kriterler vardır. Bunlar;- Yaş; herkesin bildiği gibi çocuk yaşlarda ana dil dışında başka bir dil öğrenmek çok daha kolaydır. Yaş ilerledikçe hem öğrenme zorlaşır hem de aksanlı konuşursunuz. Yıllar geçtikçe dil kaslarınız konuştuğunuz dile göre şekillenerek sonraki dönemlerde esnekliğini yitirir. Eğer yaşınız 20 den küçük ise, yabancı dili daha çabuk kavrayabilirsiniz. Ayrıca aksanınız daha düzgün olacaktır. 20 ile 30 yaş arasında iseniz aksan kaçınılmaz olacaktır. Ama seviyesi iyi veya kötü mü, bu tamamen sizin yeteneğinize kalmıştır. 30 üzerinde dil öğrenmek imkansız değildir tabi ki ama çok ciddi anlamda çalışma gerektirir. 30 dan sonra değil 1yıl 10 yıl dahi aksanınızı düzeltemez. Ama dert değil çünkü her iki taraf anlaşmak istiyor ise sorun kalmaz.
- İngilizce Temel Bilgi Seviyesi; Arkadaşlar eğer ingilizce temel alt yapınız ( gramer, kelime dağarcığı vb) zayıf ise kesinlikle yurt dışına gitmeden oturup bu eksiklerinizi burada tamamlayın derim. En azından seviyeniz Intermediate olsun. Yoksa bu seviyeye gelmek için orada hem zaman hem de para kaybetmiş olursunuz. Oradaki dil kurslarından çok fazla bir şey beklemeyin. Sonuçta orada ki eğitimin burada verilenden % 1 dahi farkı yok. Tek farkı dışarıda konuşma pratiği yapabilme şansınızın olması ve gün içinde daha fazla ingilizce maruz kalmanızdır.
Eğer orta bir seviye ingilizceniz var ise, yaklaşık 3 ay sonra üzerine koymaya başlarsınız.
- Sosyal Çevre ve Çalışma Ortamı; sosyal çevreden kastettiğim, okul, arkadaş ve çalışma ortamıdır. Okul ve ortamı şöyledir; sınıflardaki öğrenci sayısında Asya'lıların üstünlüğü vardır. Bazı kolejlerde Türk sayısıda fazla olabilir. Eğer okul araştırıyorsanız bu hususa dikkat edin. Yoksa kantinde Türkçe pratik yapmış olursunuz, ayrıca sınıfta Türkçe bilen birinin olması rahat olmanıza engel olabilir ve çekingen davranabilirsiniz. Okul kantinleri konuşma pratiği yapmanız ve arkadaş edinmeniz için iyi bir fırsattır. Yeri gelmişken gündüz ve akşam sınıfı olarak 2 seçeneğiniz vardır. Gündüz sınıfları biraz daha pahalı olmasına rağmen daha iyidir. Nedeni, akşam sınıfına gelen öğrenciler sabah çalışıp yorgun ve isteksiz olarak akşam derse gelirlerdir. Hocalarda bunu bildiklerinden dolayı, çok fazla dersin üzerine düşmezler. Bu da dersin verimliliğini ciddi anlamda düşürür. Kesinlikle tavsiyem gündüz sınıflarıdır.
Arkadaşlarınızın çoğu mecburen Asya'lı olacaktır. Zaten ilk dönemde Avustralya'lıların aksanlarından dolayı iletim kurmakta zorluk yaşayacaksınız. Hem etrafta o kadar Asya'lı var ki yerel insanları görmek biraz zor :) Zaman zaman okulların sosyal etkinlikleri oluyor, buralara katılın ve arkadaş çevrenizi genişletin. Ayrıca kaldığınız evin ortak kullanılan salonu varsa bu sizin için çok büyük bir şanstır. Burada diğer ülkelerden gele insanlarla bol bol konuşma pratiği yapabilirsiniz ve göreceksiniz ingilizceniz çok hızlı ilerleyecek. Okullardan çok şey beklemeyin asla, çünkü oralarda kurallar öğretilir. Asıl dil sosyal çevrede öğrenilir. Avustralya'nın en iyi dil eğitimi veren kurumu TAFE dir. Onun dışındakilerin birbirinden pek farkı yoktur.
Çalışma ortamının, yaptığınız işe bağlı olarak katkısı değişir. Evet kafede çalışmak ingilizcenize katkı sağlar elbette, ama sınırlı olarak. Sipariş almak, 2-3 dakika sohbet etmek, ingilizcenize katkıdan ziyade en önemlisi sizin kendinize olan güveninizi arttırır. Bu arada çoğu arkadaş Avustralya'ya gelip, mecbur kalıp kebapçılarda düşük ücretten çalışmak zorunda kalmaktadır. Böyle bir durumda hem yeterince ingilizce pratik yapamıyorlar hem de en düşük ücrete çalışıyorlar. Kesinlikle kebapçılarda çalışmak gibi bir yanılgıya düşmeyin. Bakmışsınız hem zaman geçmiş, hem ingilizceyi geliştirememiş hem de yeterince para kazanamamış, tek kelime ile kullanılmış olursunuz.
Bu konuda son bir ek, hemen hemen her merkezi bölgelerde kütüphaneler vardır. Buralara üye olmak ücretsizdir. Çok güzel kaynaklar bulabilirsiniz.
Devam edeceğim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder